Ömrünün Ne Kadar Kaldığını Gösteren Uygulama: Gerçekten Kullanmalı Mıyız?
Geçenlerde bir arkadaşım, “Ömrünün ne kadar kaldığını gösteren uygulama var mı?” diye sordu. İlk başta, bu tip bir soruya pek ciddiyetle yaklaşmadım, çünkü gündelik hayatın koşturmacasında, ömrün ne kadar kaldığını düşünmek biraz abartı gibi geliyordu. Ama sonra bu soruyu gerçekten düşündüm. Belki de, hayatın sonlu olduğunu hatırlamak, daha anlamlı ve değerli bir şekilde yaşamamıza yardımcı olabilir. Ya da belki de sadece bir yazılımın bizlere sunduğu rakamlar, gerçekteki yaşamı daha da karmaşık hale getiriyordur. O zaman, gelin bu soruyu birlikte irdeleyelim.
Çocukluk Yıllarımda Zamanın Hızla Geçtiğini Fark Etmek
Benim için zaman, çocukken hiç de önemli bir kavram değildi. Hani, küçükken saatlerin nasıl geçtiğini anlamazsınız, çünkü her şey eğlenceli ve yeni bir keşif gibi gelir. Örneğin, yaz tatilinde sabah 9’dan akşam 9’a kadar oynadığım futbol, bana bir “saat” gibi görünmezdi. Ömrümün ne kadar kaldığını hiç düşünmezdim. Sonra büyüdüm ve okul başladı. Her şey bir anda “zamanında yap” ve “yetiştir” olmaya başladı. İlk kez lisede, bir ödevin teslim tarihinin yaklaştığını fark ettiğimde, zamanın ne kadar hızlı geçtiğini anladım.
Sonra üniversite hayatımda işler biraz daha hızlandı. Ekonomi okumak, dergilerdeki ekonomi haberlerini ve raporlarını takip etmek, sabahlara kadar kütüphanede ders çalışmak, “bugün ne kadar zaman harcadım?” sorusunu düşündürmeye başladı. İş hayatına atıldığımda ise zaman, bambaşka bir şey haline geldi. Bazen günde 14 saat çalıştığımı düşünürken, bir hafta boyunca hiç bir şey yapmadığım günlerin sayısını fark ettim. Ama işte, tam o anda, işyerinde çalışan bir arkadaşım, “Ömrünün ne kadar kaldığını gösteren uygulama kullanıyor musun?” diye sordu.
Ömrünün Ne Kadar Kaldığını Gösteren Uygulama Var mı?
Bana sorarsanız, “Ömrünün ne kadar kaldığını gösteren uygulama” fikri, hem bilimsel hem de psikolojik açıdan oldukça ilginç. İnsanlık, asırlardır zamanın ne kadar değerli olduğunu anlatmaya çalıştı. Hepimiz ölümün ne zaman geleceğini bilmeyiz, ama bir tür belirsizlik içinde yaşarız. Ve bu belirsizlik, bazen bizi daha iyi kararlar almaya zorlar.
Birçok uygulama, sizin yaşınızı, cinsiyetinizi, yaşam tarzınızı ve genetik bilgilerinizi girerek, tahmini bir ömür süresi çıkarıyor. Örneğin, “Blue Zone” tarzı uygulamalar, sağlıklı yaşam alışkanlıkları ve çevresel faktörler ışığında, kişinin ne kadar sağlıklı bir yaşam süreceği hakkında tahminlerde bulunuyor. Ayrıca, Amerikan Ulusal Yaşlanma Enstitüsü’nün yaptığı bir çalışmada, genetik faktörlerin, yaşam süresinin %25’ini etkileyebileceği belirtiliyor. Yani, aslında genetik mirasımız, ne kadar yaşayacağımız konusunda büyük bir rol oynuyor. Bu uygulamalar da, sağlık verilerine dayalı tahminler yaparak, kişiye hayatının kaç yılının kaldığına dair bir rakam sunabiliyor.
Tabii bu tahminler, sadece istatistiksel verilere dayanıyor. Çünkü herkesin biyolojik yapısı farklı, hayat koşulları da bir o kadar değişken. 25 yaşında sağlıklı bir adamın, 80 yaşına kadar yaşamını sürdürmesi mümkünken, aynı yaştaki birinin bir trafik kazasında hayatını kaybetmesi de mümkün. O yüzden, “ömrüm ne kadar kaldı?” diye bir uygulama açmak, insanı daha çok endişelendirebilir.
Uygulamalar Sağlıklı Bir Yaşam İçin Motivasyon Kaynağı Olabilir mi?
Yine de, bu tür uygulamalar bazen olumlu sonuçlar doğurabilir. Düşünsenize, sağlıklı bir yaşam sürmeye karar veren biri, her gün daha fazla yürümeye, daha düzenli uyumaya ve sağlıklı yemekler yemeye başlar. İşte o kişi için, “ömrünün ne kadar kaldığını gösteren uygulama”, belki de bir motivasyon kaynağı olabilir. Çünkü böyle bir uygulama, kişinin sağlıklı seçimler yapmasını teşvik edebilir.
Örneğin, senelerce sigara içmiş biri, bir süre sonra sigarayı bırakıp, uygulama sayesinde daha uzun bir yaşam süresi gördüğünde, bu durum onu daha da motive edebilir. Ya da her gün 10.000 adım atmak isteyen biri, bir hedef belirleyip o uygulama sayesinde sağlıklı yaşama yönelik bir alışkanlık edinebilir.
Ömrünün Ne Kadar Kaldığını Gösteren Uygulamalar İnsan Psikolojisini Nasıl Etkiler?
Ama şunu da unutmamak lazım, her şeyin bir bedeli var. Eğer siz “ömrünüz ne kadar kaldığını gösteren uygulama”yı kullanıyorsanız ve o uygulama size 15 yıl gösteriyorsa, ne olur? Ne kadar süre kaldığını bilmek, hayatınızı olumlu yönde değiştirebilir mi? Yoksa, bu bilgi sizi umutsuzluğa ve stres altına sokar mı? Psikolojik açıdan, bir kişiye ne kadar yaşaması gerektiğini söylemek, o kişi üzerinde ciddi bir baskı yaratabilir. Hele ki, o kişi bu tür bilgileri ciddiye alıp, “Hadi şimdi ne yapmalıyım?” diye düşünmeye başlarsa…
Bunun bir sonucu olarak, bazı insanlar bu uygulamalara karşı şüpheyle yaklaşabilir. Hangi verinin doğru olduğunu nasıl bilebiliriz? Çünkü, “ömrüm ne kadar kaldı?” sorusuna verilen cevabın doğruluğu, son tahlilde, kimse tarafından kesin olarak bilinemiyor.
Sonuç: Bu Tür Uygulamalar Gerçekten Faydalı mı?
Bence, ömrümüzün ne kadar kaldığını gösteren uygulama fikri, ilginç bir tartışma alanı yaratıyor. Bir yandan bu tür bir uygulama, insanlara sağlıklı yaşam için ilham verebilir. Ama diğer yandan, bu tür tahminler bizi daha çok stres altına sokabilir. Kişisel olarak, bu tür uygulamaların hayatı daha yaşanabilir kılmak için değil, sadece bir tür rakamın peşinden koşmak adına kullanıldığını düşünüyorum.
Sonuçta, ömrümüzün ne kadar kaldığını bilmek belki de en büyük lüks değil. Yaşamın kalitesine odaklanmak, zamanın nasıl geçtiğine değil, ona nasıl değer kattığımıza bakmak daha doğru olabilir.